Men�ler
Anket
Bizi nereden duydunuz?
Ma� Sonu�lar�
�mparatorluklar Devri Bitmedi - T�rk Birli�i

�mparatorluklar Devri Bitmedi

�MPARATORLUKLAR DEVR� B�TMED�

 

Ulus Devlet Anlay��lar�

�imdilerde “ulus devlet” dedi�imiz yap�, ilk ortaya ç�k���nda, millet bilincinde olan bir grubun di�er etnik gruplar� da bu bilince zorlayarak ortaya ç�kard��� ve �ekillendirdi�i bir yap� de�ildir. Ulus devlet, ilk defa, �ngiltere’de feodalitenin (derebeylerinin) gücünün, en güçlü feodal olan kral taraf�ndan azalt�lmaya çal���lmas�ndan sonraki a�amada, derebeylerin birle�erek zorlamalar� ile kral�n da yetkilerinin s�n�rlanmas� (1215 MagnaCarta) ve zamanla halk�n yönetim erkinin kullan�lmas�nda etkin olmas� (demokratikle�me) sürecinde, devletin s�n�rlar� içinde ya�ayan halkta birlikte ya�ama arzusunun geli�mesi/geli�tirilmesi ile ortaya ç�km��t�r.  Fransa’da ise bu evrim ya�anamad���ndan kral�n mutlak egemenli�i ve feodalitenin gücü ancak ihtilalle (1789) birkaç a�amada ortadan kald�r�labilmi� ve bundan sonraki süreçte ulus devlet olu�turulmu�tur.

Tarihte “olu�turulan” ulus bilinçleri, bir devletin vatanda�l���nda ya�ayan insanlarda beraber ya�ama arzusunun ve birlik duygusunun geli�tirilmesi ile meydana getirilmi�tir. Devletler ulusla�ma sürecinde iki tür yol izlemi�lerdir. Bunlar, yurtta�l�k bilincine dayal� ulus (yurtta�-ulus) olu�turma ve bir etnik bilinci hâkim k�larak ulus (etnik-ulus) olu�turma yollar�d�r. Farkl�l�klar� olmakla birlikte, Frans�z ve �ngiliz (Anglo-Sakson) devletlerince izlenen yollar yurtta�-ulus, Almanlarca izlene yol ise etnik-ulus olu�turma modelidir.

Bu modelleri k�saca �öyle aç�klayabiliriz: [1]

Frans�z tipi yurtta�-ulus modeli, ulusu “ayn� topraklarda ya�ayan, bundan kaynaklanan ortak duyguyu ve kültürü payla�an yurtta�lar bütünü” olarak ele al�r. Burada ulusal kimlik; vatan dü�üncesini ta��yan, ortak de�erleri olan, yasalar� ve kurumlar�yla tek siyasi iradeye ba�l� topluluk ile bu topluluktaki bireylerin yasal e�itli�i gibi unsurlara dayanmaktad�r. Bu tip ulusla�t�rma, özünde etno-kültürel farkl�l�klar� inkâr etmekte ve “kültürel türde�lik”i esas almaktad�r.

�ngiliz (Anglo-Sakson) tipi yurtta�-ulus modelinde de ülkesellik, yurtta�l�k ve iradilik esast�r. Ama kültürel anlamda “gönüllü asimilasyonist” olmas� yönüyle farkl�la��r. Bu model, “ulus”u “birlik ve bütünlükten do�an teklik” de�il, “farkl�l�klar�n birlikteli�i” olarak kabul ederek alt kimlikleri üst kimliklerden ay�r�p, sadakat ve aidiyet biçimlerini yeniden tan�mlar. Yani, yurtta� bireyler siyasal otoritenin tan�mlad���, temeli kültürel de�il, hukuksal ve siyasal olan üst kimli�e “sadakat”la ba�lan�rken (ortak kamusal alana ve yasal kodlara uymakta), kültürel var olma hakk� tan�nan alt kimli�ine “aidiyet”ini sürdürmektedir. Böylece etnokültürel farkl�l�klar nispeten sorun olmaktan ç�kar.

Etnik-ulus modeliyse, Alman romantik milliyetçili�inden kaynaklan�r, ulusu “tarihsel/do�al, etnik ve organik bütünlük” çerçevesinde ele al�r ve ulusun bireyleri ayn� kökenden gelmekle tan�mlan�r. Burada ulusun unsurlar� ortak soy, siyasi topluluk niteli�i ta��mayan halk, hukukun yerine geçen yerli kültür, din ve adetlerdir. Dolay�s�yla bu tip uluslar “etnik türde�lik” isterler. Etnik gruplar aras�nda en sorunlu ulus olu�turma modeli budur.

Görüldü�ü üzere “ulus devlet” kavram�, her ülkede “tek etnik-�rkî bilincin var oldu�u devlet” olarak anla��lmamaktad�r. Bu kavram dünyadaki birçok ülkede “vatanda�lar�nda birlikte ya�ama arzusu bulunan devlet” olarak alg�lanmaktad�r ve devletler bu arzuyu olu�turmak için kendi tarihî birikimlerine ve toplumsal yap�lar�na uygun yollar bulmaya çal��m��lard�r.

 

Frans�z ve �ngiliz Uygulamalar�

Ulusun ve ulus devletin ne oldu�u ve bu kavramlardan ne anla��ld��� konusu büyük önem ta��maktad�r. Türkiye’de �rkî-etnik ba�lamda kullan�lan “millet/ulus” kavram�n�n �ngilizce ve Frans�zca’daki kar��l��� zannedilen “nation”, “farkl� etnik bilinçlere sahip olsa da birlikte ya�ama arzusu bulunan vatanda�lar toplulu�u” olarak kullan�l�r ve ayn� zamanda “halk” anlam�ndad�r. Frans�z ve �ngiliz kavramlar�, bize birer �rk ad� olarak ö�retilmi�tir. Hâlbuki bunlar birer �rk ad� de�ildir[2] ve kendi dil yap�lar�nda “o ülkede ya�ayan insan” anlam�ndad�r.

Milliyetçi ve ulusalc�lar�m�z taraf�ndan tek milletli, tek dilli ulus devlet modeli olarak s�k s�k Fransa örne�i verilir ve “Nas�l ki Fransa’da tüm vatanda�lar ‘Frans�z�m’ diyorsa, Türkiye’de de tüm vatanda�lar�n ‘Türküm’ demesi, demeyenlere de dedirtilmesi gerekti�i” söylenir.  Oysa bir Frans�z �rk� yoktur. Frans�z milliyeti, yerli ve Kelt grubundan Goller, �talya’dan gelen Roman grubundan Latinler ile Almanya’dan gelen Germen grubundan Franklardan olu�ur ve ülkeye Fransa (France) ad�n� da Franklar vermi�tir.[3] Fransa ad�, “Franklar�n yurdu” anlam�na gelen Francia sözcü�üne dayan�r.[4] Frans�z (Français); “Fransa’da ya�ayan”, yani “Fransal�” demektir, “Frank” demek de�ildir. Özetle “Frans�z olmak”, bir �rktan de�il, bir co�rafyada ya�ayanlardan olmakt�r.

Bu çok pragmatik, bütünle�tirici ve vatanda�lar� zihnen ve ruhen zorlamayan bir yoldur. Bu nedenledir ki, Fransa’ya ad�n� vermi� kavim olan “Frank” �rk�ndan gelmeyen herhangi biri de, e�er Frans�z vatanda�� ise kolayca ve kabullenerek “Ben Frans�z�m.” diyebilir. Ayn�, �ngiltere vatanda�� olmu� bir zencinin rahatça “Ben �ngilizim (English)” veya “Britanyal�y�m (British)”  diyebildi�i gibi… Ba�ka ülkelerden oralara gidenler için de Frans�z veya �ngiliz vatanda�� olmak içsel-ruhsal bir problem do�urmaz. Çünkü “Frans�z�m” veya “�ngilizim” demek, herhangi bir etnik topluluktan olmakla çeli�mez ve vatanda� olan insanlar�n zihninde bu kavramlara kar�� bir direnç olu�maz. Tabii ki bir-iki nesil sonraki çocuklar art�k dedeleri ba�ka ülkeden gelmi� olan ama dedesinin dilini bilmeyen ve Frans�z/�ngiliz olmaktan mutlu “Frans�zlar/�ngilizler” olurlar.

 

Türk Ulus Devlet Anlay���

Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halk�na Türk milleti denir” sözü ve birlik için ortak kültürü önemsemesi ile 1924 Anayasas�ndaki “Türkiye ahâlisine din ve �rk fark� olmaks�z�n vatanda�l�k itibâriyle ‘Türk’ �tlak olunur (denir).” �eklindeki vatanda�l�k tan�m�nda bulunan “din ve �rk ay�rt edilmeksizin” ifadesine bak�ld���nda, ulus olu�turmada esasen Frans�z tipi yurtta�-ulus modelinin seçildi�i, ancak devletin uyru�unda bulunanlara, gerçekte bir �rk ad� olarak tüm vatanda�lar� kapsamayan “Türk” ad�n� vermek suretiyle de Alman modeline benzer davran�ld��� görülmektedir. Öte yandan, Kürtlerin de etnik olarak Türk olduklar�n� ispat etme çabalar� ile Güne� Dil Teorisi gibi iddialardan, zihinlerde asl�nda etnik-ulus anlay���n�n hâkim oldu�u anla��lmaktad�r. Bu yakla��m�n etkinli�inde, Türkçülük anlay��� ile birlikte �ttihat ve Terakki’nin izledi�i politikalar ve Osmanl�n�n son zamanlar�nda Almanlarla s�k� ili�ki içinde olmas� etkili olmu� olabilir.

Türkiye’de milli devlet modeli 1924’ten itibaren uygulanmaya ba�lanm��t�r. Türkiye’de yayg�n anlay��a göre milli devlet,  “kurucusu ve sahibi bir tek millet olan ve dolay�s�yla  millî hâkimiyet  esas�na dayanan devlettir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve sahibi de Türk milletidir. Bugünkü 1982 Anayasas�’n�n  “Ba�lang�ç”  k�sm�nda  bu özellik, “Millet iradesinin mutlak üstünlü�ü, egemenli�in kay�ts�z �arts�z Türk milletine ait oldu�u ve bunu millet ad�na kullanmaya yetkili k�l�nan hiçbir ki�i ve kurulu�un, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplar�yla belirlenmi� hukuk düzeni d���na ç�kamayaca��;” �eklinde ifade edilmi�tir.”[5] Milli devlet kavram�, zamanla ulus devlet olarak da kullan�lmaya ba�lanm�� ve günümüzde popülerlik kazanm�� olmakla birlikte, bu iki ifade tarz�na farkl� anlamlar yükleme e�ilimleri de bulunmaktad�r.

Türkiye’de “milli devletin milletini olu�turma” faaliyetleri, “tüm vatanda�lara zorla da olsa ‘Türküm’ dedirtme çabalar�” olarak özetlenebilir. Bunu sa�lamak için neredeyse her yol denenmi�tir. Bu kapsamda do�udaki birçok il ve ilçe merkezinin çar��, pazar ve sokaklar�nda Kürtçe konu�ulmas� �ark Islahat Plan� ile 1925 y�l�nda yasaklanm��t�r. 1961 Anayasas� ile farkl�l�klar tamamen yok say�larak tüm vatanda�lar Türk say�lm��, 1982 Anayasas�nda Türklük vurgusu daha da artt�r�lm��t�r. Türkçe`den Ba�ka Dillerde Yap�lacak Yay�nlar Hakk�nda 2932 Say�l� Kanun ile de 1983-1991 y�llar� aras�nda Kürtçe ile yaz�l� ve sözlü yay�n yap�lmas� ve Kürtçe’nin ana dil say�lmas� yasaklanm��t�r. Bu politikalara duyulan tepkilerin olu�turdu�u zeminden faydalan�larak 1984’te ba�lat�lan terör faaliyetleri halen devam etmektedir. Art�k, terörle mücadele etmenin yan� s�ra, ulus devlet olu�turma sürecinde ortaya ç�kan ve y�llard�r süregelen problemler ile girilen ç�kmaz�n nas�l çözümlenebilece�i ve buna ba�l� olarak da uygulanan yöntemlerin do�rulu�u hakk�nda dü�ünülmesi zaruri bulunmaktad�r. Bu yap�l�rken, ulus devlet kavram�n�n Avrupa’da olu�um süreci ile bugünün dünyas�nda anla��lma ve uygulanma biçimlerinin incelenmesi ile bu ba�lamda milliyetçilik/ulusçuluk anlay���m�z�n niteli�i üzerinde de durulmas� gerekmektedir.

Türkiye’deki uygulama -d��ar�dan gelenler bir yana- �stiklal Harbini birlikte yapt���m�z vatanda�lar�m�zda bile beraberlik ruhunu sa�layabilecek nitelikte de�ildir. �imdi kendimize, Anayasam�zdaki “Türk Devletine vatanda�l�k ba�� ile ba�l� olan herkes Türktür.” hükmünü koyarak do�ru yapm�� olup olmad���m�z� sormam�z gerekmektedir.

 

�mparatorluklar Ya��yor

Etnik milliyetçilik ak�mlar� ve buna dayanan ulus devletler olu�turma çabalar�, 18. yüzy�ldan itibaren, �ngiltere, Fransa, Rusya ve ABD taraf�ndan, egemen olduklar� alanlar d���nda, özellikle de Osmanl� topraklar�nda yayg�nla�t�r�lm��t�r. Avrupa devletleri; bir yandan, i�gal ederek sömürgele�tirdikleri topraklarda yerli halklar� sindirme, milliyetçilik duygular�n�n olu�mas�n� önleme, kendi dil ve kültürlerini hâkim k�lma ve böylece buralarda “sömürgenlerine hayran, ona benzemeye çal��an” toplumlar olu�turma politikalar�n� uygularken, di�er yandan da Osmanl� topraklar�nda tam aksine bir politika izleyip, dinsel ve etnik farkl�l�klar� kullanarak mikro milliyetçilikler olu�turmu� ve beslemi�lerdir.  Gayrimüslim unsurlar�n ço�unun ayr�lmalar�n� temin ettikten sonra, bu kez de �tilaf DevletleriOsmanl�’ya do�rudan sald�rarak Müslüman unsurlar�n bir k�sm�n�n (Araplar�n) bulundu�u yerleri ele geçirmi�ler ve bu topraklarda önce manda yönetimleri, sonra da sömürgele�tirilmi� devletçikler kurmu�lard�r.

Bu süreçte “1789 Frans�z �htilâli ile milliyetçili�in ba�lad���, ça��n milli devletler ça�� oldu�u ve imparatorluklar devrinin bitti�i” propaganda edilmi�, bu söylem özellikle gayrimüslimlerin ayr�lmas�nda çok etkili olmu�tur. Türkiye’de genel kabul görmü� olan ve Osmanl� devletinden kopmalara ilk bak��ta do�ru gibi görünen bu söylemin do�ru olmad���, Birinci Dünya Sava��nda Osmanl�n�n payla��lmas� ile birlikte dünyan�n genel durumu incelendi�inde anla��l�r.

Di�er ayr�nt�lar bir yana, e�er ulus devlet“bir ulusun hâkim oldu�u ve onun dil ve kültürü d���ndakilere izin vermeyen devlet biçimi” ve imparatorluk da “farkl� �rk, dil, din ve mezhepten topluluklar� içinde bulunduran büyük devlet yap�s�” ise, imparatorluklar hiçbir zaman ortadan kalkmam��t�r ve hâlâ sürmektedir. Bu anlamda ABD günümüzdeki en büyük imparatorluktur. �ngiltere ve Fransa, eski sömürgelerini �ngiliz Milletler Toplulu�u ve Frans�zca Konu�an Uluslar Toplulu�u adlar�yla örgütlemek yoluyla biçim de�i�tirerek imparatorluklar�n� sürdürmektedirler. �spanya ve Portekiz de eski sömürgeleri ile s�k� ili�ki içindedirler. Bugün �ngilizce 54, Frans�zca 29, �spanyolca 23 ve Portekizce 9 ülkede resmi dildir.[6] Bunlar�n yan�nda Rusya, Çin, �ran ve Hindistan da imparatorluk niteli�indeki ülkelerdir.

Günümüzde de “ulus devlet ça��n�n a��ld��� ve küreselle�me ça��n�n geldi�i” propagandalar� yap�lmakta, ulusçu/milliyetçi çevrelerce ise küreselle�meye direnilmesi ve ulus devletin mutlaka devam ettirilmesi gerekti�i öne sürülmektedir.

Asl�nda; tarihte olanlar, güçlü olan imparatorluklar�n, kendi içlerinde bulunan etnik kimliklerle ilgili ak�ll� çözümler üreterek varl�klar�n� devam ettirirken, etki ve kontrolleri alt�na almak istedikleri ülkelerde etnik milliyetçili�i ve etnik-ulus devlet anlay���n� ön plana ç�kararak duygu temelli e�ilimler olu�turup bunu kullanmalar� ve bu yolla buralardan kopard�klar� topraklarda kendilerine ba�l� yönetimler olu�turmalar�d�r.

Anla��laca�� üzere, adeta kutsalla�t�r�larak, zihinlerimize “itiraz edilemez ve aksine söz söylenemez” bir kavram,  yani bir tabu olarak yerle�tirilmi� olan  “ulus devlet” kavram�, asl�nda emperyalist bat� devletlerinin parçalama, güçsüzle�tirme ve hükmetme arac� olmu�tur.

Günümüzde olanlar ise bu filmin yeni bir versiyonu olup, yine halen ya�amakta olan güçlü imparatorluklar�n, bu kez de etki alanlar�ndan ç�kma gayretindeki devletlerin, bir yandan kendi hâkimiyetlerindeki küresel kurulu�lar vas�tas�yla ba��ms�zl�klar�n� a��nd�rma, öte yandan da içlerinde mikro etnik milliyetçilikleri körükleyerek ve yine “etnik-ulus devlet” kavram�n� kullanarak parçalamak suretiyle, “yeni dünya düzeni” kapsam�nda daha güçlü biçimde denetimlerine alma gayretleridir.

 

 

 

 

[1]Osmanl�’dan Modern Türkiye’ye Etnik �li�kiler, Erdem DEM�RKILIÇ,Politika ve Kültür Ara�t�rmalar� GrubuAra�t�rma-�nceleme Raporlar�, No: 4, s. 7 (http://www.politikkultur.org)

[2] Yeni Türk Ansiklopedisi, “Fransa” ve “�ngiltere” maddeleri, Ötüken Ne�riyat, �stanbul, 1985,s. 959 ve 1451

[3]Yeni Türk Ansiklopedisi, “Fransa” maddesi, Ötüken Ne�riyat, �stanbul, 1985, s. 959

[4]http://tr.wikipedia.org/wiki/Fransa (Eri�im tarihi: 9.6.2010)

[5]Atatürk, Tarih, Millet ve Milliyetçilik, �smail ACAR, http://www.turkocagi.org.tr (Eri�im tarihi: 10.6.2010)

[6]http://tr.wikipedia.org (Eri�im tarihi: 22.5.2010)

 

S�raBa�l�k

Yazarlar
Halil KURUMAHMUT
L�BYA GER�E��....
Prof.Dr.Fethi GED�KL�
Z�HDΒN�N �EYH�NE YAKTI�I A�IT
Hava Durumu
Piyasalar
Alt?n
� Copyright 2016 Halil KURUMAHMUT - T�m haklar� sakl�d�r.