Nigar HİYAVİ'nin Şiiri
NİGAR HİYAVİ’nin ŞİİRİ
Prof.Dr.Fethi GEDİKLİ
İran’daki Türk edebiyatı beni öteden beri ilgilendirmiştir. Vaktiyle böyle bir yazı (F. Gedikli, “İrandaki Türk Edebiyatı”, Türk Edebiyatı, Ocak 1984, no. 123, s. 38-42) da kaleme almıştım. İran’da İslam Devriminden beri boy atan canlı bir Türkçe edebiyat doğmasına rağmen, bu edebiyat Türkiye’de bazı çabalar istisna edilirse, hak ettiği ilgiyi kendisine çekmiş sayılmaz. Oysa şiir ve nesir yönünde gelişen bu edebiyatın çok başarılı temsilcileri vardır.
Bunların en önemlilerinden biri, İran modern Türk edebiyatını hem şiir, hem de nesir alanında güçlü bir biçimde temsil eden Nigar Hiyavi’dir. 1960 yılında Meşkinşehir’de doğan Nigar Hiyavi ilk, orta, lise öğrenimini burada tamamlamıştır. Tahran ve Lahican’da mikrobiyoloji ve İngilizce lisans öğretimini tamamlamadan bırakıp Tebriz Azad Üniversitesi Sosyal Bilimler bölümüne yazılan Hiyavi, 2006’da burayı bitirmiştir. Halen Bakü Hazar Üniversitesinde “Habib Sahir`in hayatı ve yaradıcılığı (1903-1985, Tebrizli şair)” adlı doktora tezi üzerinde çalışmaktadır. Nigar Hiyavi feminist bir şair olarak tanınmaktadır. (Ali Kafkasyalı, İran Türkleri, İstanbul 2010, s. 265, n. 71). Ürünlerini Bakü’de çıkan “Alatoran” dergisinde zaman zaman yayınlamaktadır. Özgeçmişi hakkında bize bilgi vermesi için yazdığımız Nigar Hiyavi’nin yanıtı kinayelidir: “Altı suçla damgalanan özgeçmişimi birce sözcüğe böylece sığışdırmak mümkündür: İranAzərbaycanTürkƏrliŞairQadın.” yani İranAzerbaycanTürkEvliŞairKadın.
Nigar Hanımla Bakü’de bulunduğum sırada Rasim Qaraca’nın vasıtasıyla tanışıp hep beraber sohbet etmiş, hatta ondan Tebrizli yazar Fethi Hoşgenabi’yi de sormuştum. (Bir süre sonra bana bu konuda bazı bilgiler iletmişti. Bir ara F. Hoşgenabi hakkında da yazacağımı umuyorum.) Geçen yıl Bakü’ye tekrar gittiğimde onun “Əlimdə əlli barmaq” (Elimde elli parmak, Bakü 2010, Qanun neş., 64 s.) ve Tebriz 2007, Yaşmaq sıra kitabları) adlı kitabıyla birlikte, gene onun gibi İran Türklerinden olan Sayman Aruz’un “Bahar Gelmedi” şiir kitabından birkaç nüshayı bu iki şairi Türkiye’de belirli ölçüde tanıtmak amacıyla yanımda getirmiştim. Her iki kitabı da okuyalı çok zaman olmasına bakmayarak, onlar hakkında yazma imkanını ancak buldum.
Nigar Hiyavi’nin “Əlimdə əlli barmaq” şiir kitabını, Dünya Azerbaycanlı Yazarlar Qurumunun Yayınlarının 1. kitabı olarak görüyoruz. “Şeirler” ve “Nesr-şeirler” diye adlandırılan iki bölümden oluşan 64 sayfalık bu küçük kitapta şairin 34 şiiri yer almaktadır. Nigar Hiyavi daha önce “Menim şeirim” (1996), “Kölgedeki ses” (1997), “Şeherin cırığında Nigar” (Tebriz 2005) adlı şiir kitaplarını yayınlamıştı (A. Kafkasyalı’da hatalı olarak “Seherin çırağında”, s. 265). Ayrıca onun Farsça yazıp yaradan Tebrizli yazar Gulamhüseyn Saidi’den çevirdiği iki roman da vardır: “Bəyəl Əzalıları” [Özgün adı “Ezadaran-e Beyel] (2003 Təbriz) ve “Top” (2003 Tebriz). Beyel, Tebriz yakınında yerleşmiş olan küçük bir köydür.
İran Türkleri, 1979 devriminden sonra basın-yayında ana dillerini kullanmada nispi bir serbestliğe kavuşsalar da, halen İran Türklerinin okullarda ana dillerinin öğretilmesi ve edebiyatlarının okutulması fiilen yasaktır. Yürürlükteki İran Anayasasının “Ülkenin resmi dili, yazısı, takvimi, ve bayrağı” adını taşıyan II. Bölümünde yer alan 15. madde “İran’ın resmi dili ve yazısı onun halkının ortak dili Farsçadır. Resmi belgeler, haberleşme ve metinler, aynı zamanda ders kitapları bu dilde ve yazıda olmalıdır. Bununla birlikte bölgesel ve kabilevi dillerin basında ve kitle iletişim araçlarında kullanılması, aynı zamanda onların edebiyatlarının okullarda öğretilmesi Farsçaya ilaveten caizdir.” demesine ve aynı anayasanın “Halkın Hakları” adlı III. Bölümündeki 19. madde “İran’ın bütün halkı, hangi etnik gurup veya kabileye mensup olurlarsa olsunlar eşit haklardan istifade ederler; ve renk, ırk, dil, ve benzeri şeyler kimseye herhangi bir imtiyaz bağışlamaz.” (www.iranchamber.com/government/laws/constitution.php-den ben çevirdim. 6.6.2011) hükmünü sevk etmesine rağmen, bu dillerin resmi şekilde öğretilmesi ve edebiyatlarının okutulması uygulamaya geçirilmediği gibi, bu yolda vaki talepler ve teşebbüsler de engellerle karşılaşmaktadır.
Bu sebeple İran’da Türkçe yazanların en büyük sorunu, derdi ve acısı, ana dilde eğitim görememeleri ve ana dillerini serbestçe kullanamamalarıdır.
Hem Nigar Hiyavi’nin hem de Sayman Aruz’un burada tanıtacağımız kitapları da ana dili acısı ve ülkelerinin özgür olmaması meselesine odaklanmıştır. Bununla birlikte, Nigar Hiyavi’nin de Sayman Aruz’un da şiirleri arasında sevgi şiirleri önemli bir orana ulaşmaktadır.
Nigar Hiyavi’nin şiiri keskin tonlu protest bir şiirdir. Dili de ona uygun seçilmiş sözlerden oluşmaktadır. Bu dil başkasının ağzında uygunsuz olabilecekken Nigar Hiyavi’nin isyanındaki samimiliği, sahiciliği, dilini yadırgatması bir yana, sanki bu şiirin başka sözlerle yazılamayacağına da okuyucuyu inandırır. Alıntılanması halinde burada kaba kaçacak bu ifadeler, Nigar Hanımın şiirlerinin içinde çok tabii olarak yerlerini almışlardır. Argo ifadelerle ördüğü şiiri şairin vermek istediği iletiyi çok başarılı bir biçimde taşır. Şair bunu bilinçli yapar, nitekim “ədəbli ədəbiyatın ədası heç ħoşuma gəlmir.” (“Atılıb düşür bu yağış”, s. 63) diyecektir sonunda.
Nigar Hanımın dilinden söz açılmışken onun başka katlarına da dokunmak yerinde olacaktır. Cinsel, cocuq (s. 47), uydu çanaqları (s. 18), yoħsun (yoksun) (s.19), adres/adressiz (s. 22), telefon açmak (s. 22), düşlemek (s. 34, 46), qutsal (s. 38), eqzoz (s. 48), deyişim (s. 49), ilkellik (s. 51), qan basıncı (s. 43), şıqsan (şıksın) (s. 54), trafik (s. 55), üretim güçleri (s. 58), doktora tezi (s. 60), ıslanmak (s. 62), cumhur başħanı (s. 62) gibi Türkiye Türkçesinden gelen kelimeler şairin dilini zenginleştirmekte ve Türkiyeli okuyucu için daha kolay anlaşılır bir şiir yaratmaktadır. Türkiye Türkçesine ait sözlerden geniş ölçüde yararlanma, Türkçe yazan İranlı edebiyatçıların Anadolu ile İran ve hatta Kafkasya coğrafyasında daha ortak, daha anlaşıklı bir dilin doğmasına kendi önemli katkılarıdır kanımca.
Nihayet Nigar Hanım “Türkcenin kenarlarında şeirlerini qurar” (Qorħmayın”, s. 57). Yerli söyleyişler olan yanı (yani), hadır ol (hazır ol)(saqın- muğayat ol!, mukayyet ol, ihtiyatlan!), canında ciyarında (canında ciğerinde) (s. 36), istitar eləmək (örtüləmək, saklamak) (s. 43), Azeri qüpü (Azeri küpü) (s. 48), (yaman-yovuza basmaq (söyüş vermək) (s. 58) gibi ifadeler; boğazıva (boğazına), beynive (beynine), canıvı (canını) gibi yöre telaffuzları, halk dili söyleyişleri ve bayatılar ustaca N. Hiyavi’nin şiirine sindirilmiştir. Özellikle kitabın “Nesr-şeirler” bölümü şirin halk (kadın) dilinden alınmış ifadelerle kurulmuştur ve okuyanda bu dili konuşanlara doğru olağanüstü bir muhabbet uyanmaktadır.
Nigar Hanım İran Türklerinin büyük dilcisi, edebiyatçısı, alimi Ustad Ferzane’yi anmadan edememiş (s. 40-41) ve ona adadığı bir şiirle bu büyük alimi “Türkcemizin qovğalı başı” diye selamlamıştır.
Hayatın kışını-baharını, hayrını-şerrini, yahşısını-yamanını görmüş geçirmiş bilge bir kadın olarak Nigar Hiyavi saygıyla sevgiyle andığı Sabir, Pişaveri, Ustad Ferzene bir yana, Azerbaycan aydınlarına da eleştiriler yöneltir. Onların tasasızlığı, milli meselelere kayıtsızlığı, korkaklığı, onun keskin ve sert tenkidine maruz kalır. “Qorħmayın”, s. 57) şiiri buna güzel bir örnektir. “Siz helelik sözlüklerden öyrenin dilinizi (s. 18) diye bir kıyıdan mevcut durumu, öbür kıyıdan da hemyerlilerini sarsmaya girişir.
Tebriz’in tarihi kimliğinden, Türklüğünden soyulup adi bir şehre çevrilmesi onu derinden üzer ve meşhur Settar Han’a müracaata yöneltir.
Doğrusu Nigar Hiyavi’nin bu kitapçıkta toplanan şiirleri onun birinci sınıf bir şair olduğuna kanıttırlar ve ilgililerinden üzerlerinde uzun uzun çözümlemelere girişilmesini gözlemektedirler. (Genel ağ üzerindeki sorgulamada onun hakkında yalnız şu bilgiye ulaştım: Kıbrıs’taki Lefke Avrupa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde 14 Ekim 2008 (Salı) günü gerçekleştirilen bir şiir ve türkü dinletisinde İranlı Türk şair İsmail Ülker kendi şiirlerini ve İran Türklerinin çağdaş kadın şairlerinden Nigâr Hiyavi’nin iki şiirini okudu. www.doguakdeniz.com/h-LAde-ran-Turklerinden-iir-ve-Turku-Dinletisi.html) İsmail Ülker “Əlimdə əlli barmaq üzere bir iki söz” (bk. http://www.sozunsozu.com/index.php?/site/yazar/122) adlı yazısında da Nigar Hiyavi’nin İrandaki Türk şiirindeki yerinin önemini ve büyüklüğünü belirtmekte ve “Nigar Hiyavi Güney Azerbaycan şiirinde Türk dili ve modern kadın şiirinin sağlam olarak temelini atan ilk kadınlarımızdandır” hükmünü vermektedir.
Umarım bundan sonra Nigar Hiyavi’nin şiiri ülkemizde de layık olduğu ilgiyi görecektir.
“heç nəyə çatmıram
nə bir içim suya nə bir bəllə çörəyə
məni çağıran yardıma belə çatışmıram
çətin çətin çatılıram öz yörələrimə
yeriyərəm nə cür?
Ki, yolların hamısı ayağımın əlindən inciyir qaçır
gedirəm hara?
Ki, mənzillərin hamısı məni soyur soyunur
çağırıram kimə?
Ki, kimsəni boynuna götürmür Nigar
çox görünürəm çok diyəsən
heç kimə çatmaya çatmaya
sizdən yaman tələsirəm sizin başdan olmağa
gəlin köməkləşin məni çataq
dünyanın dibindəki dərənin dibinə gedən ulağa
orda bir susuz bulağ var bilirəm…” (s. 10)
[Bu yazı YOM Türk Dünyası Kültür Dergisi / Kış 2011, Sayı 21, s. 91-94’te neşr olunmuştur.]
|