ZÜHDÎ’NİN ŞEYHİNE YAKTIĞI AĞIT
ZÜHDÎ’NİN ŞEYHİNE YAKTIĞI AĞIT
Prof. Dr. Fethi GEDİKLİ
fgedikli@istanbul.edu.tr
Kütüphanemizdeki 8.8x12.3 cm ebadında mukavva kapaklı, sırtı bez, dikişli, başı sonu eksik, varak numarası konmamış ve üçte biri boş bulunan bir cönkte aşağıdaki ağıtı okuyunca onu okuyucularla buluşturmak istedim. Sülûkini henüz almayan dervişlerden biri, beş yıldır görmediği şeyhinin ölümü ardından duygularını samimi bir biçimde, açık ve yalın bir dille söylemiştir. Şiir 11’li hece kalıbı iledir. İlgi çekicidir ki, şeyhin postuna oğlunun geçmesini de istemektedir. Kendini “Garîb Zühdî” diye tanıtan şair ve şeyhi hakkında bir bilgimiz yoktur. Cönkte herhangi bir tarih kaydı yoksa da on dokuzuncu yüzyılda düzenlendiğini tahmin ediyorum. Gerçi ön kapağın içine kurşunkalemle 1294 tarihi düşülmüşse de bunun ne ifade ettiği açık değildir. Sonradan konulduğu izlenimi vermektedir. Aslında şeyhin ölümünün ardından yakılan bir ağıtsa da, cönke “ilahi” diye kaydedilmiştir. Metinde birçok yazım hatası vardır. Zühdü adlı on dokuzuncu yüzyılda Trabzonlu bir şair varsa da, buradaki Zühdî ile aynı kişi olması bana pek muhtemel gelmiyor. Şimdi nakarat beyti dâhil dokuz beşlikten oluşan bu ağıtla sizi baş başa bırakıyoruz:
“Bir od düşdi benim garîb özüme
Kanlı yaşlar doldı iki gözüme
Hasret kaldım ben şeyhimin yüzüne
Ah azîzim bu cihândan geçdiŋ mi?
Ecel şerbetini alup içdiŋ mi?
Yürecüğim külhân gibi yanıyor
Tütünüm semâya çıkup ağıyor
Şeyhimin ateşi beni yakıyor
Ah azîzim bu cihândan geçdiŋ mi?
Ecel şerbetini alup içdiŋ mi?
Benim şeyhim gibi şeyh mi bulunur
Gören âşıklarıŋ cânı sevinür
Gafletde kalanlar aŋa yerinür
Ah azîzim bu cihândan geçdiŋ mi?
Ecel şerbetini alup içdiŋ mi?
Benim şeyhim oğluŋ dursun posduŋa
Arzulayup gitdiŋ nazlı dosduŋa
Dervişleriŋ bütün yakmak kasdına
Ah azîzim bu cihândan geçdiŋ mi?
Ecel şerbetini alup içdiŋ mi?
Ben şeyhimi beş senedir görmedim
Varıp dergâhına yüzüm sürmedim
Hayâtında sülûkimi almadım
Ah azîzim bu cihândan geçdiŋ mi?
Ecel şerbetini alup içdiŋ mi?
Hasret kıyâmete kaldı n’eyleyim?
Varıp hallarım kime söyleyim?
Ben kendimi kime teslîm eyleyim
Ah azîzim bu cihândan geçdiŋ mi?
Ecel şerbetini alup içdiŋ mi?
|